27 Ekim 2010 Çarşamba

canım blog son yazımdan sonra o kadar çok şey oldu ki... hep aklımdaydın ama bir türlü yazamadım.
şimdi ben konuları yazayım sonra anlatayım en azından başlıkları bil.
1- Mini bir Avrupa turuna çıktım. Belçika- Stockholm- Paris gezdim :D
2- Stajım bebek odasına çıktı ve artık yenidoğan yorun bakımda çalışmak istiyorum.
3- Çocuk esirgeme kurumundan gelen Recep beni benden aldı...
şimdi bu konular hakkında kısa kısa notlar;
1- Ablamın yeni masterıyla beraber evi falan da değişti. bende hem onun depresyon derecesini azaltmak için hem de gezip görmek için tuttum Belçika'ya gittim. orda kaldığım 15 günün 6gününde zaten Belçika sınırlrında bile değildim. sınırlarında olduğumda da hep Brükselde değildim.
-Şeker bayramını Leuvenda ablamın hamarat arkadaşlaşının evinde kutladık hem de Basketbol maçını izledik çok türk bir ortamdı ama çok eğlendim.
-bir kez brugge'a gidip kaybolduk sonra illegal bi şekilde gent'e gittik dönüşte şansımız yağver gitti de 40euro ödemek zorunda kalmadık.
-Delirium'a gidemedim hala içimde bir ukte bakalım ne zaman gidip bir mongozo içeceğim...
-Brüksel'in Nişantasında Louis Vuitton'a gittim efendim hiç utanmadan :D Bütün hanımefendiliğimi koruduğum mağaza gezim süresinde ağzımın suyu akmasın diye kendimi zor tuttum.
-evimin kızı ablamın bakıcısı oldum.
-20 yaşıma girdim.
sonra tuttuk biz stockholm'e gittik.
-söz verdiğim üzre ikinci kez gitmeyi başardım.
-Rynair'a hayran kaldım
-Stockholm'ü bu sefer daha kapsamlı dolaştım hatta bando trampet takımı bile gördüm.
-İskandinavya.'nın müthiş kahvesinin tadını bir daha almanın mutluluğuyla dolup taştım. Çok özledim yine o tadı.
-ironik bir şekilde hasta oldum orda soğuktan...
sonra da tuttuk Paris'e gittik.
-anam o ne güzel şehirmiş de ben burun kıvırmışım...
-Eiffel kulesi dandik.
-UUUU şanz elizeeee cidden güzel ama öyle hasta ve yorgun turistler olarak orada pek bir ağırlığın olmuyor. yine de hugo boss'un mağazasında lütfedip de kapıya dokunmadım benim için açtılar :D
-Renault'nun mağazasına gittim eski arabaları gördüm.
-Bir sürü kez starbucks'a gittik ne alakaysa :D
-dandik kurabiyelerce kazıkladık :D
-Ablam siyah kediye sardı.
-bir sürü kruvasan yidim mutlu oldum ama çok tereyağlıydı.
-Tuttuk Brüksel otobüsünü kaçırdık biletimiz yandı moralimiz bozuldu dışarda kaldık telef olduk.
Özetle avrupada bunlar oldu.
2- Bu dönem çocuk stajı var diye çok mutsuzdum. Bebek odasında sevdiğim arkadaşlarla beraber olunca sevindim amma velakin bunu kötünün iyisi olarak yorumladım. Ayrıca gitmeden önce daha önce orda staj yapanlardan duyduğumuza göre sorumlu hemşire korkunç bir kadındı korkulası kaçılası bir insandı o kadar tersti ki herkes ağlıyordu. başa gelen çekilir diyip gittik biz ilk gün. bir hemşire var hafif gıcık bir de nöbeti bitmiş hemşire var çok şeker. bir de duyduk ki sorumlu hemşire yenidoğan yoğun bakımdaymış(YYBÜ) birimizi oraya çağırıormuş. zaten bebek odasında bebek olmadığından aramızdan bir gönüllü seçip yolladık. öğlen aldığımız bilgilere göre kadın hiç de kötü diilmiş bir bebek varmış ufacıkmış. İyi dedim madem öyle yarın sabah ben giderim. bir gittim gayet şeker bir kadın karşımda bebek doktoruyla konuşuor. işte bize soru sorun öyle uzaktan bakmayına gelen şeyler söylediler bana doktorla sorumlu hemşire bende peki zaten bende öğrenmeye geldim dedim. anam o bebeği bir görseniz. Ufacıııııık!!!! daha 1500gr yoktu herhalde ilk gittiğimde. yavrum 26eylül doğumlu dün 1 aylık oldu prematüre bir bebek. her neyse ben sordukça cevap veriyorlar falan dedim korkulcak bir şey yok demekki. o zamanlar bizim bebek çok küçük olduğundan öncemli bir sürü ilacı vardı ve bir öğününde 1'er 2'şer cc anne sütü alabiliyordu anca. ben bu bebeğe bakan hemşirelerin bilgisini taktir etmeye başladım. işin önemini kaptm falan böyle hafif bir meylettim YYBÜ'ne. sonraki girişimde bir melek hemşireye rast geldim. Onunla böyle uzun uzun konuştuk hemşirelik hakkında falan. Ona ameliyathane hemşiresi olmak istediğimi ama yoğun bakımı da sevdiğimi söyledim. o da bana ameliyatların da bir süre sonra monotonlaştığını ama bebeklerin ne yapacakları belli olmadığından hiç monoton olmadığını ve tvsiye ettiğini söyledi. işte o günden beri petrol yeşilli saçlarının delisi olduğum hemşireyle meslektaş olmak istiorm.
3- Yönetim stajı başka bir katta. Gittim yerime sorumlu hemşire 4 numaralı odayı sık sık kontrol et bakıcısı var ama sen yine de git bak dedi. Meğer Recep'im Esirgeme kurumndan gelmiş Pnömonisi yani zatürresi varmış... bu kadar güzel çocuk az görülür... kız tipli zaten 5 aylık ufacık sevimli mi sevimli Recebime aşık oldum 2 hafta önce... hala onu sayıklıyorum... madem bakmayacaksın niye doğurursun ey kadın. o çocuğa yazık değil mi? keşke durumum olsaydı da recebi ben alsaydım...

bu kadar yeter sana bir süre :D benden haber bekle!