30 Mart 2012 Cuma


Bugün bir ilk daha yaşadım :) ilk defa bir bebeği ambuladım :) bugün sabah saatlerinde daha önce bahsettiğim gibi eskiden çalıştığım yerde şimdi staj yapıorm ama staj yerim aynı zamanda yenidoğan yoğun bakım ünitesi. Servisin doktoru geldi vizit yaparken ben de peşinde kuyruk olmuşken doktor beyin iyi anına denk geldim bebeğin ambulanması gereken bir durum oluştu ve doktor bey bana ambulattırdı. ne yalan soyleyeyim ilk denememde başarılı olmadım ama bu bebeğin fazla kötü halinden de kaynaklanıyor. amma velakin sonra doktor bey durumu biraz düzeltip yine ambuyu bana verince hallettim o işi evellallah :D öyle işte blog bu ilkimi de bil istedim :)

not: bebeğim resimdekine benziyor fakat benim bebeğim hem daha küçük hem de entübe.. ona da burdan selam eder acil şifalar dilerim. kendisinin hastasıyım!

25 Mart 2012 Pazar

olmamış olabilir ama içimden gelen bu :)

Sevgili blog,
Bugün Ezgi'nin yerine ben birşeyler yazmak istiyorum sana.Umarım kendisinden müsade almadan böyle birşey yaptığım için bana kızmaz.Dünya garip bir yer, insanlarda öyle ve yaşananlar ve hissetmek garip bir şey..İnsan kalbi çalışmak için kendi kendine elektriksel bir uyarı çıkartır,bu uyarı sistematik bir şekilde kalbe dağılır ve kalp kasını hareketlendirir,Yumruğumuzdan büyük olmayan bir et parçasının,kendi kendine çıkardığı elektrikle kan pompalamasını bu sayede nefes aldığımızı,hareket ettiğimizi,gördüğümüzü dokunduğumuzu hissetmek mucizevi birşeydir.Bir de bu mükemmeliyete dahil olup anlamlaştıran ruhun varlığı işe daha inanılmaz bir boyut kazandırır.Bunları neden mi anlattım sayın blog ve okuyucuları? Şu yüzden: doğarsınız-ki bir bebeğin oluşması ve doğumu ayrı bir mucizedir-,sonra büyümeye başlarsınız-her gün artmakta olan hücre sayınızla beraber biraz daha deneyimlenirsiniz-,sonra büyümeniz zamanla yavaşlar ve durur-zamanla hücre sayınız azalmaya başlar ama siz azalan hücre sayınızla beraber biraz daha deneyimlenirsiniz-,ve sonra değişmeyen bir gerçek olarak ölürsünüz- ki bir insanın ölmesi de doğması kadar mucizevi bir olaydır.Ruh artık çalışmayan bedeni terk eder ve bilmediğimiz bir yerelere gider belki de yok olur-.Bunlar ben dahil bütün insanlığın yaşamının en kaba özetidir.Şimdi biraz içeri giriyorum.
Bendeniz adını vermek istemeyen konuk yazar,yukarıda bahsettigim ömür döngüsünün 'zamanla yavaşlar' kısmında bulunuyorum.Ana rahminden itibaren kazanmaya başladığım reflekslerim, oksijenin ciğerlerimi ilk yakışıyla kazanmaya başladığım acı-tatlı tecrübelerimle
yoluma devam etmekteyim.Bir çok şey yaşadım hayatımın şimdiye kadar ki diliminde.Kalbim,ruhum ve beynimin çoğu zaman savaş halinde olduğunu söyleyebilirm.
Farkındalığım ve farklılığım yüzünden bir çok defa zor durumda kalmış olabilirm.Şimdi bu tüm bu bilimsel açıklamadan sonra işin aslına gelebilirim..
Ezgi, blogun değerli sahibi.Öyle biridir ki ömür vaktimin içine dalmış kendine ortak etmiştir,
Öyle biridir yaşadıklarından bana ders çıkarttırmış, benimle yeni ödevler için çalışmaya başlamıştır.. Cesurdur,inatçıdır.İstedikçe inanır istemezse en beyaz kar bile kırmızıdır.
Ezgi bir sözüyle tüm taşları yıkıp bir bakışıyla bütün duvarları örebilir..
Ezgi ruhumun,kalbimin,beynimin dostça şarkılar söylediği tek yerdir.
Ezgi benim en değerli hayat tecrübemdir..

(umarım kızmazsın 8'in hatrına..)

24 Mart 2012 Cumartesi

bir not defterinden notlar

Bahsi geçen not defteri benim 1.sınıfta finlandiya'da ve 2. sınıfta kullandığım not defterim. sırayla ilginç buldklarımı yazmak istiyorum çünkü defter bitmiş artık atabilirim.
ilk sayfada ingilizce yazılmış bir günlük program var (o zamanlar ingilizce kursuna gidiyordum erasmusa gidebilmek için)
bir iki sayfa sonra finlandiya'ya neden erasmusa gitmek istediğimi açıklayan bir yazı yazmıştım onun müsvettesi var.
bloga notlar başlığı altında:
-en güzel burunlu millet (burada tabii ki finlerin güzel burnundan bahsetmeyi hedeflemişim)
-happy feet (muhtemelen yine buzlanmış bir yerde kayıp düşe yazmışım hatırlamıyorum tam olarak ama..)
-her sabah izlenen güzel manzara (staj yaptığım hastanelerin manzaraları müthişti..)
-nefes alırken konuşmak! (finleri dinlerken geriliyor insan nefes alırken de konuşmaya devm ediyorlar boğulup kalacaklar bi gün.)
-okula giderken görülen tavşan (6.30)

küçük burunlu insanların burun silmesi sorunsalı diye bir sözlük başlığı bulmuşum niye açmadım bilmiyorum :)

-yaprak yağıyor (2.11.09)

fince bir tatlı tarifi almışım buyrun;
1pkt (250g) katijuustua (9%)
yuoksevaa hunajaa
3/4 dl mantelilastuja
vadelmia

-saat 13.45 civarında ilk defa damar yolu açtım! 19.10.2009 Tampere/Kauppi
-22.10.09'da ilk defa bir adama üriner kateter taktım.

-bir ülkede hep akşamüstü olması
-huzuru bulmak için tampere'ye gelmek

işte böyle.. diğer sayfalarda sıkıcı lab değerleri ilaç özellikleri falan var.. özledim o zamanları..